en iyi tıp fakülteleri

BU ŞARTLARDA NEDEN AMELİYAT YAPIP RİSK ALAYIM Kİ!

6 yıl tıp fakültesinde okudum, bu sürede sadece 2 -3 bayramı anne babam ile geçirebildim, gerisinde ya ders çalıştım ya intörn nöbeti tuttum. TUS u ilk girişimde kazandım dile kolay 5 senebir tıp fak. asistanlık yaptım, evimin köşesinde ki fırın 50 kuruşluk ekmeği dilenciye bedava vermezken ben günlerce çocuklarımdan uzak ücretsiz gün aşırı nöbet tuttum. (daha…)

TUS’ta Derece Yapan Hekimden; TIP FAKÜLTESİ, TUS’A HAZIRLANMAK ve DÖNEM 1-2-3

Tıp fakültesini kazandığım zaman, bundan sonra her şeyin mükemmel olacağına inanıyordum.

Bana öyle geliyordu ki, hayattaki bütün kötülüklerin anası üniversite sınavı idi ve ben onu alt etmeyi başarmıştım. Gururluydum. Doktor olacaktım. Her zaman güler yüzle hastalarımı karşılayacak, somurtarak hasta bakan meslektaşlarıma örnek olacak, herkesin saygısını kazanıp, herkesi sevecek, hastalarımla ve hasta yakınlarıyla beraber el ele tutuşup mutlu mesut bayır aşağı koşacaktım..

Hayatta pek çok şey hayal ettiğimiz gibi olmuyormuş, artık bunu anladım.

Okul başlayınca, ardı arkası kesilmeyen sınavlardan bunaldığım ve ne işim var burada dediğim zamanlar oldu. Bir sonraki sınavdan geçeyim, en sondaki finalden zıplayayım derken üçüncü sınıfa geldim. O zamana kadar benim için hayattaki kaygıların en uzağı herhalde Tıpta Uzmanlık Sınavı’ydı.. Sıhhatim yerinde olmasına rağmen ölümü bile kendime daha yakın hissediyordum diyebilirim. Tus’tan ise hiç korkum yoktu. Vakti saati belliydi, gelmesine daha da çok vardı. Onu, o zaman düşünecektim.. (daha…)

Tıp Fakültesi Nasıl Tercih Edilmeli ?

Merhaba arkadaşlar,

Tercihlerin bitimine kısa bir süre kala yeni meslektaş adaylarımızın yani sizlerin işini kolaylaştırmak adına tıp fakültesi tercihinde dikkat edilebilecek parametreleri 3 parçalık yazı dizisi şeklinde hazırladım. Umarım tercihlerinizi yapmanızda biraz da olsa faydası olur.

Tıp fakültesi tercih ederken dikkat etmeniz gereken hususları 10 alt başlıkta özetleyebilirim:

1-      Uygulanan eğitim sistemleri

2-      Öğretim kadrosu niteliği

3-      Hastane kapasitesi ve hasta profili

4-      Temel tıp eğitim durumu ve laboratuvar imkanları

5-      Daha önce yerleşen öğrencilerin niteliği ve kontenjan durumu

6-      Staj sistemi ve uygulanma şekli

7-      Sosyal olanakları

8-      Şehir

9-      Çevre

10-   Bireysel hedefler

 

Aslında bu seçeneklerden bazıları kişiye özel değişebilir fakat genel olarak herkes kendine hitap eden bir parça bulacaktır.

Bunları biraz daha açalım şimdi isterseniz.

 

 

Uygulanan eğitim sistemleri

Ülkemizde tıp fakültelerinde 3 tip eğitim uygulanmaktadır. Bunlar Entegre eğitim, klasik eğitim ve probleme dayalı öğretim olmak üzere 3 gruptur. Biraz açacak olursam;

-Entegre eğitim: Eğitim basitten komplekse doğru gider ve periyodik olarak belli zaman dilimlerinde sınavlar olur. Bu sınavlara komite ya da kurul adı verilir. Bu kurulların her birinde sadece bir sistem ele alınır ve o sistem içindeki bütün anabilim dalları o sistem başlığıyla ilgili konuları işler. Örnek olarak 3 büyük dersimiz Patoloji Farmakoloji ve Fizyoloji kardiyoloji kurulunda sadece kendileriyle ilgili olan kardiyolojik başlıkları anlatırlar ve kurul genellikle 100 soruluk test bir sınavla sonlanır. Bunlardan bazıları da (Patoloji, Fizyoloji, Anatomi gibi) kendi laboratuvar sınavlarını yapar ve komitedeki belli bir puanını bu sınavlar üzerinden verir. Öğrencilerin daha kolay adapte olabileceği kullanışlı bir sistemdir. Ülkemizde neredeyse tıp fakültelerinin %90ı bu sistemi kullanır. Kullanmayanları belirteceğim birazdan.

-Probleme dayalı öğretim(PDÖ): Öğrenciye dayalı bir öğretimdir. Ortalama 8 kişi bir hoca ile birlikte bir senaryo üzerinden ders işlerler. Bu senaryo bir hastanın kağıda dökülmüş halidir. Bu senaryo dahilinde senaryoyu ilgilendiren anatomik fizyolojik patolojik ve klinik bilgiler o senaryo üzerinde verilir. Bu dersler aynı zamanda sınıflarda da öğretim üyeleri tarafından anlatılır kürsü dersi olarak. Daha sonra öğrenciler bir sonraki PDÖ oturumunda bu senaryoya nasıl yaklaşacaklarını paylaşırlar. Bu sistemi kullanan benim bildiğim 4 tane tıp fakültesi vardır. (Pamukkale üni, Dokuz Eylül üni, Adnan Menderes üni ve On Dokuz Mayıs Üni.)

-Klasik eğitim: Her dersin sınavı ayrı ve birbirinden bağımsızdır. Her ders her zaman aynı konudan bahsetmez ve bu yüzden bir konuya bütün olarak yaklaşmak çok zorlaşır. Sene içinde en çok sınava girdiğiniz tıp eğitim sistemi budur. Ve bu sınavların konuları da aynı olmadığı için çalışmak normalden biraz daha zor olacaktır. Sınavların soru sayısı, test ya da yazılı olup olmayacağı, sözlü sınavların olup olmayacağı anabilim dalları tarafından belirlenir. Bildiğim kadarıyla bu sistemi kullanan iki üniversite var hala değişmediyse. (Cerrahpaşa ve Çapa Tıp Fak.)

 

Öğretim kadrosu niteliği:

Öğretim kadrosunun önemi aslında tartışmalı. Çoğu insanın kafasında yerleşmiş olan profesör çoksa kalite çoktur klişesi aslında eskisi kadar ön planda değil. Kendim de tecrübe etmiş biri olarak söyleyebilirim ki bazen yardımcı doçent olan bir hoca profesörden çok daha iyi bir şekilde bildiğini öğrenciye aktarabiliyor.

Bu duruma başka bir açıdan bakacak olursa profesörler genellikle başarıya ve öğretmeye doymuş insanlar oldukları için size işine hevesle yeni başlamış bir hoca kadar istekli ve hevesli bilgi aktarımı yapamayabiliyorlar. Buna istisnalar dahil değil tabi ki.

Profesör hocalarımızın tecrübesinden, yeni hocalarımızın ise bilgi ve dinamizminden faydalanırsak emin olun ikisi birleştiği zaman tıp öğrencisine çok daha fazla faydası olacak bir ortam oluşuyor.

Bu başlıkta o yüzden şu üniversitede şu kadar profesör var şu kadar doçent var gibi istatistiklere girmiyorum. Bunların dağılımının eşit olduğu ortalama 20 yıldır eğitim veren ve hastaneleri aktif bir şekilde çalışan tıp fakülteleri sizin için faydalı olacaktır. Yeni tıp fakülteleri bu konuda çok yeterli olmayabilir.  Fakat onların da farklı konularda göz ardı edilemeyecek artıları var.

Size ortalama 20 yıldır eğitim veren ve hastanelerinin aktif çalıştığı bilinen iyi tıp fakültelerini şöyle söyleyebilirim. Bunun için 2 grup sıralama ortaya çıkmış.

*ODTÜ URAP araştırma Laboratuvarı 2011 akademik performansa bağlı başarı sıralamasında ilk 10 tıp fakültesi: 1- İ.Ü. Cerrahpaşa TF, 2- Hacettepe TF, 3- İ.Ü. Çapa TF, 4- Ankara Ü. TF, 5- Ege Ü. TF, 6- Gazi Ü. TF, 7- GATA, 8- Marmara Ü. TF, 9- Dokuz Eylül Ü. TF, 10- Erciyes Ü. TF

*Tıp öğrencileri arasında yapılan ankete göre ilk 10 tıp fakültesi: 1- Hacettepe TF, 2- İ.Ü. Cerrahpaşa TF 3- İ.Ü. Çapa TF, 4- Marmara Ü. TF, 5- Ankara Ü. TF, 6- Akdeniz Ü. TF, 7- Kocaeli Ü. TF, 8- Ege Ü. TF, 9- Erciyes Ü. TF, 10- K.T.Ü. TF

 

Yazının devamında görüşmek üzere…

TIP FAKÜLTELERİNDE KONTENJAN REZALETİ!

Son 1-2 yılda tıp fakültelerindeki kontenjan artışı %25 , son 5-6 yılda ise bu rakam %100 seviyelerine ulaştı. Ülkemizdeki yaklaşık 30 bin hekim açığını, fiziki şartları ve tıp fakültelerinin eğitim öğretim ihtiyaçlarını düşünmeden, hızlı bir kontenjan artırma yoluna ve yeni tıp fakülteleri açmayı çözüm olarak gören Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK ), aslında tıp eğitimini nasıl baltaladığının farkında değil mi acaba?

Yarının doktorları bugün amfilerde ayakta ve taburelerde tıp eğitimi görüyor. Üniversite sınavında ilk 1000’e , 5 bin’e , 10 bin’e girerek büyük başarı elde eden tıp fakültesi öğrencilerine layık görülen eğitim bu mudur? Ülkemizin hekim açığı bu şekilde şuursuzca açılan tıp kontenjanları ve karga tutulumba tıp eğitimi verilerek yetiştirilen hekimler ile mi kapatılacak?

Amacımız nitelikli hekim yetiştirmek mi? Yoksa bir an önce hekim açığını kapatmak mı olmalı?

200-300 kişilik amfilere bugün 500-600 kişi sığdırmaya çalışmak hangi akla ve mantığa uygundur?

Kontenjanları bu denli artırırken yeni gelecek insanların belli bir hacme ve kütleye sahip olduğundan haberiniz yok mu?

Bir bardağa bir bardaklık su koyabilirsiniz, iki bardaklık suyun taşacağını hesaba katamıyor musunuz?

YÖK ve ÖSYM artık bu rezalete son vermelidir! Önce fiziki şartlar iyileştirilmeli, eğitim sunacak öğretim üyesi sayısı , öğrenci başına düşen öğretim üyesi sayısı standart bir tıp eğitimi düzeyine getirilmeli ve ondan sonra kontenjan da artırın, tıp fakültesi de açın …

1897791_10152385551727937_4476643986406227327_n

İstanbul Tıp Fakültesi

Yukarıdaki resim İstanbul Tıp Fakültesi’nden, özellikle YÖK yetkililerinin bu resme iyice dikkatlice bakmalarını istiyoruz. Sayın Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya , orda ayakta duran öğrencilerden birinin kendi evladı olmasını ister miydi acaba?

hacettepe_15hacettepe_15hacettepe_15

hacettepe_15

Hacettepe Tıp Fakültesi

Tıp eğitimi usta-çırak ilişkisidir, stajlarda en iyi verim hasta başı eğitimlerle elde edilir, bu kadar öğrenciyi hangi hastanın başında eğitebilirsiniz? Hasta servis odalarına dahi sığmayan öğrencilere tıp fakültelerimizde ne kadar verimli bir eğitim veriyoruz acaba? Bunlar hiç düşünülüyor mu?

10325211_10152385551652937_2724118834293819137_n

İstanbul Tıp Fakültesi

Bırakın eğitim almayı nefes almanın dahi zorlaştığı amfilerde yarının hekimlerini yetiştirmek , onlara bu zulmü yapmak vicdanınızı hiç mi sızlatmıyor? Sınıfların kalabalığından dolayı bazen derslerin iptal olduğunu ya da hocaların gayreti ile ayrı gruplarda fazla zaman ve mesai harcanarak sıkıntıların giderilmeye çalışıldığını bilmiyor musunuz?

Geçtiğimiz günlerde Hacettepe ve İstanbul Tıp Fakültesi öğrencilerinin sesine Abbas Güçlü köşesinde yer vermişti, işte ordan kısa bir kesit;

Sesimizi duyun!
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi dönem 2 öğrencileri olarak okulumuzdaki yoğun kalabalığa dikkat çekmek istiyoruz.
Bu sıkıntımıza, Milliyet’te yer verebilirseniz oldukça mutlu oluruz.
Bizim okul içinde yönetimle görüşmelerimizden bir sonuç çıkmıyor.
Bu kalabalığın sorumlusu YÖK’e ulaşma gibi bir şansımız ise yok. Medyanın gücünü kullanarak yetkililerin bir adım atmasını sağlamayı umuyoruz
Hacettepe Tıp, her ne kadar köklü tarihi ve yetiştirdiği başarılı doktorlarıyla tanınsa da, bugünlerde bambaşka bir şekilde anılıyor.
Ülkenin en yüksek puanlı fakültelerinden biri olan Hacettepe Tıp, öğrenciler amfide oturacak yer bulamıyor, kimi zaman derslere banyo tabureleriyle geliyorlar.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı’na göre fakültenin altyapısı gereği alınabilecek öğrenci sayısı 200.
Bu sene kayıt yaptıran öğrenci sayısı ise 600’ü geçmiş durumda.
Bu öğrenciler, laboratuvar derslerinde kadavraları görememekten, mikroskopları etkili kullanamamaktan şikayetçi.
Teorik dersleri işledikleri amfilerde yer bulamadıklarını söyleyen öğrenciler, en büyük amfilerinin 220 kişi olduğunu kaydederek; çoğu zaman amfide ayakta kaldıklarını, kimi zamansa bu yüzden derslere hiç gelmediklerini belirtiyorlar.
YÖK’ün fakültelerin altyapısını hiç düşünmeden yaptığı bu orantısız kontenjan artışları yüzünden 4.- 5. sınıflarda yaptıkları hastane stajlarında da sıkıntılar yaşanıyor.
Kliniklerdeki fazla öğrenciler kadar öğretim üyelerinin ve hastaların da mağdur olduğu ifade ediliyor.
Türkiye’nin en iyi doktorlarını yetiştirmekle övünen bu fakültede öğrenim gören öğrenciler nasıl birer doktor olacakları konusunda endişeli.
Atılacak adımlarla, alınacak önlemlerle tıp fakülteleri için hayallerin gerçeğe dönüşmesi asla imkansız değil. Fakat bu kafa yapısı devam eder, hiçbir adım atılmazsa tıp fakültelerinin sonu da kaçak göçmen teknelerinden asla farklı olmayacaktır.
Uçup giden hayaller, kaliteli eğitim alamadan mezun oldukları için kimi canların uçup gitmesine sebep alacak doktorlar…
O uçup giden canların suçu ise asla o doktorlarda olmayacaktır, bugün şartları iyileştirici yönde adım atmayıp hayalleri yıkanların olacaktır…”

 

Korkunç tablo!
“İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisiyim.
Türkiye’de birçok üniversitede de olduğu gibi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nde de son yıllarda hızlı bir kontenjan artışı olduğu bilinmektedir.
ÖSYM Kılavuzu verilerine göre, 2007 yılında 318, 2008 yılında 359, 2009 yılında 410, 2011 yılında 416, 2013 yılında ise 498 öğrenci, İstanbul Tıp Fakültesi’ne alındı.
Yedi yıllık bu süreçte, yapılan ani kontenjan artışları, altyapı olanakları ve eğitim kadrosu dikkate alınmaksızın yapıldığından dolayı, tıp eğitiminde ciddi sorunlara yol açmaktadır.
Laboratuarlarımızın kapasiteleri, mevcut öğrenci sayısına eğitim veremeyecek durumdayken, devamlı olarak kontenjanın artırılması temelsiz bir tıp eğitimine neden olmaktadır.
Kaldı ki tıp eğitimi ağırlıklı olarak uygulamalı bir eğitimdir ve iyi hekim olarak yetişmenin ön koşulu olabildiğince çok hasta görmek ve muayene etmektir. Fakat kontenjan artışı ve öğretim üyelerinin son dönemlerdeki yasal düzenlemelerle görevlerinden ayrılmaları dolayısıyla bir öğretim üyesi ve bir hasta başına düşen tıp öğrencisi sayısı 20-30 arasındadır.
Böyle kalabalık pratik derslerde, öğrencilerin tamamının hastayı muayene etme şansı olmamaktadır. Niteliksiz doktorların yetişmesine sebebiyet vermek halkın sağlığı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Durum böyle iken YÖK’ün her fakültenin her sınıfına mevcut kontenjanının yüzde 10 kadar sayıda Suriye ve Mısır Üniversiteleri’nden yatay geçiş hakkı kararı kabul edilebilir değildir.
İstanbul Tıp Fakültesi Fakülte Yönetimi YÖK’e birçok kez kontenjan artışının durdurulması ve hatta yüzde 30 oranında azaltılması için dilekçe yazdığı halde bu durum tersten anlaşılmış olacak ki bu yıl yüzde 30 oranda kontenjan artışına gidilmiştir.
Fakültenin öğretim üyeleri ve öğrencileri olarak eğitimdeki aksaklıklardan duyduğumuz rahatsızlığa karşı sesimizi duyurmak istiyoruz.
Geleceğin hekim adayı olarak kendi adıma ve arkadaşlarım adına duyduğum endişeyi, eğitim konusunda hassasiyetinizi düşünerek sizinle paylaşmak istedim.
Bu konunun kamuoyuna duyurulması için yardımcı olabilirseniz çok seviniriz.
Mektubumu açık mektup olarak da yayınlayabilirsiniz. Bu sorunu, birçok fakültenin yaşadığını ve benzer tepkiler duyduğunu da düşünürsek, belki tüm Türkiye’de eğitimi iyileştirecek bir hareket başlatabiliriz…”

 

Son söz olarak şunu söyleyebiliriz ki; bize diplomalı hekimden daha önce iyi yetişmiş hekimler gerekli olduğunu düşünüyoruz. Bugün kazanması en zor olan fakültelerin başında gelen tıp fakültelerine ve bu ülkenin başarılı tıp öğrencilerine, emeklerinin hakkını verin! Daha iyi koşullarda tıp eğitimi almayı fazlasıyla hak ediyorlar…

 

Uzm. Dr. Fatih BATI

https://www.facebook.com/Dr.Fatih.BATI

https://twitter.com/drfatihbati

Genç meslektaşlarım her daim sorunlarını bana iletebilirler…